Küresel düzeyde artan nüfus, beraberinde hem gıda hem de enerji talebinde ciddi bir artış yaratmaktadır. Bu iki kritik ihtiyacın, sınırlı doğal kaynaklar çerçevesinde aynı anda karşılanabilmesi günümüz tarım ve enerji politikalarının temel sorunlarından biridir. Tam da bu noktada, agrivoltaik sistemler (ya da agrovoltaik sistemler), tarımsal üretim ile yenilenebilir enerji üretimini aynı arazi üzerinde buluşturarak çözüm odaklı bir yaklaşım sunmaktadır.
Agrivoltaik Sistem Nedir?
Agrivoltaik sistem, tarım arazileri üzerine belirli bir yükseklikte yerleştirilen güneş panelleri aracılığıyla elektrik üretimi yapılmasını sağlarken, aynı alanda bitkisel üretimin devam etmesine olanak tanıyan bir uygulamadır. Böylece tarım ve enerji üretimi birbiriyle rekabet etmek yerine, entegre bir yapıda uyum içinde çalışmaktadır.
Bu sistemlerde güneş panelleri, topraktaki bitkilerin büyümesini engellemeyecek biçimde tasarlanır. Yüksekliğe, panellerin eğim açısına ve yerleşim sıklığına göre hem bitkiler yeterli miktarda ışık alır hem de paneller aracılığıyla enerji üretilir.
Çiftçiye İkili Fayda
Agrivoltaik sistemler, klasik güneş enerjisi sistemlerinden farklı olarak tarım üretimini kesintiye uğratmadan elektrik üretimini mümkün kılar. Bu durum, özellikle tarımsal faaliyetlerini sürdüren üreticiler için çifte gelir modeli yaratmaktadır. Ürün satışından elde edilen gelire ek olarak, paneller aracılığıyla elde edilen elektrik şebekeye verilerek veya sulama sistemlerinde kullanılarak ekonomik katkı sağlanabilmektedir.
Ayrıca sistem, güneş ışığını kısmen engelleyerek toprak yüzeyinde buharlaşmayı azaltır, toprak neminin daha uzun süre korunmasına yardımcı olur. Bu sayede su tasarrufu sağlanır. Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde bu özellik, tarımsal sürdürülebilirlik açısından oldukça değerlidir.

Hangi Ürünlerle Uyumlu?
Her bitki aynı şekilde gölge toleransına sahip değildir. Bu nedenle agrivoltaik sistemlerin uygulanabilirliği bitki türlerine göre değişmektedir. Yapılan uygulamalarda en verimli sonuçlar şu ürünlerle elde edilmiştir:
- Yapraklı sebzeler (örneğin: marul, roka, ıspanak),
- Kök sebzeler (örneğin: soğan, sarımsak, patates),
- Bazı meyve türleri (çilek, böğürtlen, ahududu),
- Yem bitkileri.
Güneş ışığına daha fazla ihtiyaç duyan ürünlerde (mısır, pamuk gibi) sistem tasarımı daha hassas planlanmalı, gerekirse paneller arası açıklık artırılmalıdır.
Türkiye İçin Potansiyel Taşıyor
Türkiye, hem yüksek güneşlenme süresi hem de tarımsal üretim kapasitesi açısından agrivoltaik sistemler için oldukça elverişli bir ülkedir. Yıllık ortalama 2.700 saatten fazla güneşlenme süresi bulunan Türkiye’nin özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege Bölgeleri, bu sistemlerin uygulanabilirliği açısından öne çıkmaktadır.
Mevcut durumda bazı özel sektör projeleri, üniversite denemeleri ve tarımsal Ar-Ge çalışmalarıyla sınırlı kalan uygulamalar, henüz yaygın bir düzeye ulaşmamıştır.
Sürdürülebilir Tarım ve Yeşil Dönüşüm İçin Anahtar
Agrivoltaik sistemler, hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de doğal kaynakların verimli kullanımı açısından geleceğin tarım modelleri içinde önemli bir yer tutmaktadır. Karbon salımını azaltan, arazi kullanımını optimize eden ve çiftçiye ekonomik fayda sunan bu sistemler, hem üretici hem çevre hem de toplum açısından çok yönlü katkı sunmaktadır.
Enerji ve gıda krizlerinin aynı anda yaşandığı bir çağda, agrivoltaik sistemler, tarım ve enerji sektörlerinin birbirini destekleyen yapılar haline gelmesini sağlayarak, yeşil kalkınma hedeflerine katkı sağlayacak güçlü bir araç olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin tarım ve enerji potansiyelini birleştiren agrivoltaik sistemler, planlı bir yaygınlaştırma süreciyle kırsal kalkınmayı güçlendirebilir, üreticilere yeni gelir kaynakları yaratabilir ve iklim dostu üretim modellerinin geliştirilmesine katkı sunabilir. Bu bağlamda, agrivoltaik sistemlerin sadece teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel dönüşümün parçası olduğu unutulmamalıdır.




