Küresel iklim değişikliği, son yıllarda adından sıkça söz ettirmeye başladı. Gündemde bu kadar çok yer almasının en önemli sebebi ise insan yaşamını etkileyecek boyutta afetlere neden olmasından kaynaklanmaktadır. Dünya medyasına göz attığımızda; sel, orman yangını, fırtına, ani hava değişimleri, dolu, kuraklık gibi birçok doğal afetle karşılaşmamamız mümkün değil. Aynı durum ülkemiz içinde geçerlidir. Gün geçmiyor ki; kuraklığın oluşturduğu etki, yüksek sıcaklık, ani hava değişimleri, orman yangınları, sel felaketlerini biz de yaşamayalım. Türkiye Akdeniz Havzası’nda yer alan bir ülke olduğu için küresel ısınmanın etkilerini en çok hissedecek ülkeler arasında yer almaktadır. Bu nedenle, küresel ısınmanın etkilerini en aza indirecek önlemleri politikalarımıza şimdiden entegre etmeliyiz.
Bu minvalde iklim değişikliğini, “Nedeni ne olursa olsun iklimin ortalama durumunda ve/ya da değişkenliğinde onlarca yıl ya da daha uzun süre boyunca gerçekleşen değişiklikler” olarak tanımlayabiliriz.
Günümüzde sözü edilen küresel iklim değişikliğinin sorumlusu temelde insanoğludur. Son iki asırdır; fosil yakıtların aşırı tüketimi, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazı hızla artış göstermiştir. Bu durumun doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi ise, yerküre ortalama yüzey sıcaklığının artışına ve iklim değişikliklerine neden olmuştur.

Dünyanın sıcaklığı 1880’den bu yana her on yılda ortalama 0,08°C veya toplamda yaklaşık 3,5°C artmıştır. 1981’den bu yana ısınma hızı iki kattan daha fazla olup her on yılda 0,18°C’dir. NOAA (2022, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi)’nın sıcaklık verilerine göre 2022 yılı kaydedilen en sıcak altıncı yıl olarak kayıtlara geçmiştir.
2022 yüzey sıcaklığı, 20. yüzyıldaki 13,9 °C ortalamasından 0,86 °C, sanayi öncesi dönemden (1880-1900) ise 1,06 °C daha sıcaktır. Tarihsel kayıtlardaki en sıcak 10 yılın tamamı 2010’dan beri yaşanmaktadır
Türkiye’de Küresel İklim Değişikliğinin Durum
Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alması nedeniyle küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Bu kapsamda Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2015 yılında yayınlanan “Yeni Senaryolar ile Türkiye İklim Projeksiyonları ve İklim Değişikliği” raporuna göre ülkemizin aylık sıcaklık ve yağış dağılımında yaz aylarında sıcaklıklar artarken, yağışların ise azaldığı ifade edilmektedir. Türkiye aylık ortalama sıcaklık ve yağış normalleri sıra ile; 1961-1990 dönemi için 13.5°C ile 657 mm, 1971-2000 dönemi için 13.5°C ile 642 mm ve 1981 ile 2010 dönemi için 13.8°C ile 652,mm’dir.
Türkiye’de 1930 yılından günümüze kadar görülen en kurak yıl, 444.9 mm ile 2008 yılıdır. Yine faklı bir meteorolojik veriye göre ise, ülkemiz genelinde yıllık yağışlar 2022 yılı sonu itibariyle son 3 yıldır normalin altında seyretmektedir. Ülkemizin 2022 yılı alansal yağışı 503.8 mm olarak gerçekleşmiştir. Türkiye geneli 1991-2020 aralığında yıllık ortalama alansal yağış miktarı 573.4 mm’dir. Yağışlarda normaline göre % 12.1 geçen yıl yağışlarına göre %4.0 azalma meydana gelmiştir.
Ayrıca Ülkemizde ekstrem meteorolojik olay trendlerinde özellikle son yirmi yılda artış eğilimi vardır. 2021 yılı,1.024 ekstrem olay sayısı ile en fazla ekstrem olay yaşanan yıl olmuştur.


Türkiye’de ortalama sıcaklığın 1,5 derece artması durumunda yağışların %1-10 oranında azalması, 4 derece artması durumunda ise belirli bölgelerde %10-30 oranında azalması öngörülmektedir. Bu projeksiyonlar, Türkiye’nin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer aldığını göstermektedir.
Türkiye’de iklim değişikliğinden en çok etkilenecek sektörlerin başında ise tarım sektörü gelmektedir. Ülkemizde şu anda 52 ilçede tarımsal yeraltı su kısıtı bulunmaktadır. Artan sıcaklıklar, kuraklık ve aşırı hava olayları tarımı, su kaynaklarını ve doğal ekosistemleri olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluğu kaldırmak ve iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için yeni politikalar üretmek zorunlu hale gelmiştir. TÜİK tarafından yayınlanan projeksiyonlara göre 2050 yılına kadar ülke nüfusunun 105 milyon yaklaşacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte ülkemize gelecek turist sayısı yıldan yıla artmaktadır. Bu durumda gıdaya olan talebi her geçen gün daha da arttırmaktadır.
Türkiye şu an kişi başına düşen yıllık 1.313 metreküp su miktarı ile su stresi altında bir ülkedir. Önümüzdeki süreçte; küresel iklim değişikliğinin etkileri ve nüfus artışı ile birlikte su fakiri ülke olma yolunda hızla ilerlemekteyiz. Bu minvale ülkemizin gıda arz güvenliğini tüm risklere karşı dayanıklı hale getirmek için etkin politikalar üretmemiz kaçınılmaz olmuştur.
Bu kapsamda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çalışmaları ile 2023 yılında Tarım Kanunu başta olmak üzere bazı kanunlarda değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklikler ile birlikte tarımsal üretimde devrim niteliğinde kararlar alınmış ve küresel iklim değişikliği dikkate alınarak suyu merkeze planlı tarımsal üretime geçmenin kapıları aralanmıştır.
Tarım ve Orman Bakanlığı, oluşturulan yeni tarım politikalarının yönlendirici etkisini de kullanarak, sürdürülebilir bitkisel ve hayvansal üretim ile gelecekte oluşabilecek tehditlere karşı gerekli tedbirleri almayı planlıyor.
Tarım Akademi Derneği





Yorumlar kapalı.