Türk tarımı, dünya genelinde rekabetçi bir yapıya bürünmek için sürekli gelişen bir sektör olmuştur. Ancak, bu gelişimin arka planında, sessizce fakat kararlılıkla yürütülen devrim niteliğinde adımlar bulunmaktadır. İşte Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “2025-2027 Bitkisel Üretim Destek Modeli”, bu devrimin en belirgin örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bu model, çiftçilerin üretimden hasada kadar olan süreçlerinde onlara bir yol haritası sunarak, tarımsal faaliyetlerde kaliteyi artırmayı hedefliyor. Modelde belirtilen yeni düzenlemeler, hem çevre dostu hem de sürdürülebilir bir tarım için önemli adımlar içeriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Ağustos 2024 tarihinde imzaladığı bu karar, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi ve Türkiye tarımının geleceğini şekillendirecek adımları netleştirdi.
Bu düzenlemenin, çiftçilerin üretim planlamasından gübre kullanımına, sulamadan hasada kadar her aşamada rehberlik etmesi, onu adeta bir “çiftçinin yol haritası” haline getiriyor. Model, tarımsal üretimde verimliliği artırmanın yanı sıra, çevresel sürdürülebilirliği sağlama hedefiyle de öne çıkıyor. Bu doğrultuda getirilen yenilikler, tarım sektörünün uzun vadede daha dirençli ve rekabetçi olmasına katkı sağlayacak.
Bu destek modeli, özellikle bitkisel üretim yapan çiftçiler için büyük bir destek anlamına geliyor. Artık çiftçiler, üretim planlamalarını yaparken bu modelde belirtilen kriterleri dikkate alarak, daha bilinçli ve planlı bir şekilde hareket edebilecekler. Örneğin, gübreleme ve ilaçlama işlemlerinde çevresel etkiler göz önünde bulundurulacak ve sürdürülebilir tarım uygulamaları teşvik edilecek.
Bu kapsamda, çiftçilere sunulan eğitim ve destek programları ile tarımsal bilgi ve teknolojiye erişimleri artırılacak. Bu, yalnızca üretimin kalitesini değil, aynı zamanda çiftçilerin gelir seviyesini de olumlu yönde etkileyecek bir adım olarak karşımıza çıkıyor.
2025-2027 Bitkisel Üretim Destek Modeli, Türkiye tarımında adeta bir sessiz devrim olarak nitelendirilebilir. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu modelle çiftçilere yalnızca üretim süreçlerinde rehberlik etmekle kalmıyor, aynı zamanda tarımsal üretimin her aşamasında daha sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir yaklaşımı teşvik ediyor. Bu sayede, Türkiye tarımı, dünya pazarlarında daha rekabetçi bir konuma gelmek için sağlam adımlar atmış olacak.
Çiftçilerin geleceğe güvenle bakabilmeleri için onlara gerekli olan yol haritasını sunuyor. Tarım sektöründe gerçekleşen bu sessiz devrim, Türkiye tarımını daha ileriye taşımak için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmeli. Çiftçilerimiz, bu modelin sunduğu olanaklarla daha bilinçli ve planlı bir şekilde üretim yaparak, hem kendi refahlarını hem de ülkemizin tarımsal kalkınmasını sürdürülebilir bir şekilde ilerletecekler.
Tarım Akademi Derneği
